e.n.g.i.n.l.a.ç.i.n.

anlatabilmek

Ana Sayfa
oyun
download
anlatabilmek
engin laçin
karikatürk
insan
siirdir hayat
erzurum
bence
bursa

unutmak yarım ölmektir.

 

 

Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...

Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;

papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);

Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;

baykuş yıkıntılarını özlemiş,

balıkçıl kuşu bataklığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.

Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.

Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;

"SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.

Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan
sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...

 

 

 

PLATON (EFLATUN) VE METAFİZİK İdealar yalnızca bilginin nes­neleri olmakla kalmazlar onlar aynı zamanda gerçekliği oluşturan varlık kategorisini meydana getiren temel varlıklardır. Başka bir deyişle, Platon, (Gerçekliğin ne olduğu), ‘Neyin gerçekten var olduğu’ şeklindeki temel metafiziksel soruya, gerçekliğin madde ya da dış dünyada değil de, dış dün­yadaki şeylerin İdealarında olduğu yanıtını vermiştir. Bizim algıladığımız duyusal şey­ler sürekli olarak değişmektedir. Platon düşünce tarihinde, tüm zamanların, kendinden sonraki dönemleri en çok etkileyen iki isimde biridir (Diğeri Aristoteles). Sokrates’in öğrencisi ve Aristo’nun hocası olan Platon’un etkisi, 13. yüzyıla kadar olan dönemde Hıristiyan tanrıbilimi üzerinde Aristo’ya kıyasla daha da fazla hissedilmiştir. Nietzsche, Hıristiyanlığı Platonismin geniş kitleler için geliştirilmiş bir şekli olarak tarif ederken, bu etkinin büyüklüğünü vurgulamaktadır. Arap dünyasında Eflatun olarak bilinen Platon’un, insan düşüncesi üzerinden kalkmayan bir büyü benzeri etkisini, şu iki örnek ortaya koymaktadır : Sokrat’dan miras aldığı “bilgelerin yönetimi” düşüncesini sistemleştirmiş olan Platon’un asıl adı Aristokles, sıkça kullanılan “Aristokrat” ve “Aristokrasi” kelimelerinin kökenini oluşturmuştur. Ayrıca “Platonik” kelimesi de çağlar boyu, “maddesel olmayan, sadece düşünsel boyutta var olan” anlamında kullanıla gelmiştir.